8 Aralık 2014 Pazartesi

DİRENÇLİ ANADOLU ARISI PROJESİ

DİRENÇLİ ANADOLU ARISI PROJESİ

08-12-2014 tarihinde eklendi

    ODTÜ'lü araştırmacılar, Türkiye'nin çeşitli illerinden toplanan arıların DNA'larını kullanarak, dış etkenlere dirençli ve bal üretimi yüksek saf Anadolu arısı üretecek.
    ODTÜ Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykut Kence, üniversite bahçesinde yürütülecek projeyle, Türkiye'deki bal arılarının ölümlerini azaltmayı ve bal üretimlerini artırmayı hedeflediklerini söyledi.
    Kence, yüksek oranda bal verdiği için kullanımı yaygınlaşan ithal arıların Anadolu arılarının genetiğini bozduğunu kaydederek, bu türü tekrar üretmeyi istediklerini dile getirdi.
    Prof. Dr. Kence, arıların ait oldukları bölgeye uygun fiziksel özelliklere sahip olduğunu belirtti.
    Türkiye'deki bal üreticilerinin çok bal üreten İtalyan ve Karniyol arılarını ithal ettiklerini anlatan Kence, bu arıların da Türkiye'deki iklim koşullarına direnç gösteremedikleri için kısa sürede öldüklerini söyledi.
    Türkiye'deki toplu arı ölümlerine ilişkin bir araştırmada, bu arıların çoğunun Kafkas, Karniyol ve İtalyan gibi ithal arı türleri olduğunun tespit edildiğini bildiren Kence, Anadolu arılarının sert kışlara ve kuraklığa dirençli olduklarını, bu durumda bile nektar toplayabildiklerini kaydetti.
    Kence, “Üreticiler, ithal arılar yerine Anadolu arısını kullansalar çok daha verimli sonuç alabilirler. En iyi arılar, ülkenin kendi arılarıdır. Yerli arıları korumaları lazım. Korumazlarsa, gelen yabancı arılar onların yerini alacak. En ufak hastalıkta da yok olacaklar” diye konuştu.


- See more at: http://hayvancilik.bereket.tv/news/detail/177/DIRENCLI-ANADOLU-ARISI-PROJESI/#sthash.pxSLAibE.dpuf

Arıcı 07 ANTALYA

10 Eylül 2014 Çarşamba

ARICILIKDA SONBAHAR BAKIMI

Arılarda kış kayıplarının azaltılmasında sonbahar bakımının önemi büyüktür. Sonbahar bakım ve beslemesine bal hasadından sonra başlanır. Kolonilerin kışı geçirmek için yeterli bala sahip olup olmadıkları incelenir, aynı zamanda ana arı kayıplarının meydana gelip gelmediğine bakılır. Arıların kışı en az kayıpla atlatabilmeleri için, her koloni dikkatle gözden geçirilerek besin ihtiyaçları ve koloninin gücü ayrı ayrı belirlenir. Yapılan incelemeler koloni kartına not edilir. (Bakınız 3. bölümdeki koloni kartı.)
Sonbahar Bakımında Nelere Dikkat Edilmelidir?
Ana Arının DeğiştirilmesiAna arısı yaşlanmış veya bal hasadından sonra ana arısını kaybetmiş olan kolonilere çiftleşmiş genç ana arı verilmelidir. (Ana arı uygulaması için bakınız 1. Bölüm.)
Zayıf Kovanların BirleştirilmesiSonbaharda ana arısını kaybetmiş kovanlara verilecek yeterli sayıda çiftleşmiş genç ana arı yoksa, bu durumda anasız olan zayıf kovanlar birleştirilmelidir. (Birleştirme işlemi için bakınız 3. Bölüm.)
Suni Oğul Hazırlığı

Bal hasadı sonunda kuluçkalığa sığmayan çok güçlü koloniler varsa, bunlar yeni çiftleşmiş genç bir ana arı ile bölünmeli ve suni oğul üretilmelidir. (Ana arı uygulaması için bakınız 1. Bölüm.)
Besin KontrolüTecrübesiz bir arıcı, kışın bir koloninin ne kadar bala ihtiyacı olduğunu tahmin edemez. Koloninin kuvvet durumu, yavru yetiştirme faaliyeti ve kovana taşınan bal özünün cinsi, koloninin bal ihtiyacını etkiler. Genel olarak, hasattan sonra koloninin kışlık bal ihtiyacı olarak, her arılı çerçeve için bir balı çerçeve (2 kg sırlı bal içeren) kovanda bırakılmalıdır. Aynı zamanda, kolonide yavru gelişimini sağlamak için yeterli sayıda polenli çerçeve bulundurulmalıdır.
Sonbahar şuruplaması ana arının yeniden yumurta bırakmasını hızlandırır. Böylece genç nesil kışı sağlıklı olarak geçirir.
Yeterli kışlık besinle (bal ve çiçek tozu) kışlatılmamış kolonilerin, ana arısı ne kadar genç ve yumurtlama gücüne sahip olursa olsun, işçi arı kadrosu ne kadar kuvvetli ve genç işçi arılardan meydana gelirse gelsin, kışı uzun ve ağır geçen yörelerde gıda yetersizliğinden ölecekleri; kışı atlatsalar bile, ilkbaharda büyük kayıplar vererek çok zayıf kalacakları, sayılarını geliştirip nektar toplama mevsimine kuvvetli giremeyecekleri unutulmamalıdır. Bu tip koloniler, hastalıklara karşı dirençsiz olurlar, arıları verimden düşer ve hastalanmaları kolay olur.
Hastalık Kontrolü
Kolonilerde Kireç Hastalığı, Amerikan Yavru Çürüklüğü, Avrupa Yavru Çürüklüğü, Nosema ve diğer mantar türü veya bakteriyel hastalıkların bulunup bulunmadığı dikkatle incelenmelidir. Hastalıklı kolonilere rastlanmış ise mutlaka konu ile ilgili bir uzmana başvurulmalıdır.
Varroa Mücadelesi: Sonbaharda kolonideki arı miktarı, doğal ölümlerin başlaması ile birlikte giderek azalırken, aynı kovanda arı başına düşen Varroa sayısı hissedilir biçimde artar.
Sonbahar sonlarında Varroa mücadelesi yapılmadığı takdirde, kışın, bilhassa kışı ılık geçen bölgelerde koloni kayıpları kaçınılmaz olur.
Varroa mücadelesi yavrusuz dönemde, bal hasadından sonra yapılmalıdır.
İlaçlamada Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan ruhsatlı ilaçlar, uygun zamanda ve uygun dozda kullanılmalıdır.
Özetle, Sonbahar Bakımında;
  • Kovanda yeterli bal bırakılmalıdır.
  • Varroa mücadelesi yapılmalıdır.
  • Arılar kapladığı alan içinde bölme tahtası ile sıkıştırılmalıdır.
  • Arılık yeri seçilirken rutubetsiz, yoldan ve su birikintilerinden uzak, dere yatağı olmayan, rüzgar almayan, güney ya da güneydoğu yönüne bakan yerler seçilmelidir.
  • Kovanların yerden teması kesilmelidir.
  • Örtü bezi kalınlaştırılmalıdır.
Dikkat! Arı kolonileri mutlaka doğal bal ile kışlatılmalıdır.

Arıcı 07 ANTALYA

28 Ağustos 2014 Perşembe

DOĞAL BAL

Arıcı 07 ANTALYA
Tekirdağ Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Şakir Ada, Kristalize Bal Tüketin...
 http://www.turkiyehaberajansi.com/haberdetay/66718/Kristalize-Bal-T%C3%BCketin#.Ui69yikNK_M.facebook
Tekirdağ arı yetiştiricileri Birliği Başkanı Şakir Ada, yaptığı açıklamada, Tarım ve Teknoloji Günleri Fuarı’nda ayçiçeği balının tanıtımını yaptıklarını belirterek, Trakya’nın kendine özgü ayçiçeği balının, tüketicilerin en fazla rağbet ettiği bal olmasına karşın yeteri kadar bilinmediğini ifade etti. Trakya denilince ilk akla gelenin ayçiçeği olduğunu ve Tekirdağ’ın ayçiçeği ve ayçiçeği balının en fazla üretildiği iller arasında öne çıktığını dile getiren Tekirdağ Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Şakir Ada, Türkiye’de, en fazla üretilen monofloral (tek çiçek) balının ayçiçeği balı olduğunu vurguladı.Tekirdağ Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Şakir Ada, ihracatı yapılan tek çiçek balının da ayçiçeği balı olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Ayçiçeği balının en büyük özelliği, içindeki polen miktarı diğer ballara göre daha fazladır. Kristalize olduğunda rahatlıkla alınabilir. Hatta kriztalize olan bal, o balın işlem görmemiş ve doğal olduğunun bir kanıtıdır. Zaten dış ülkelerde balın oransal olarak tüketimi kristalize bal ve krem bal şeklindedir."
Tekirdağ Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Şakir Ada, Türk Gıda Kodeksi bal tebliğinde monofloral balların tanımı olmadığından tüketicilerin raflarda bulamadığını ancak yakın bir zamanda tek çiçek ballarının satışının gıda kodeksinde yer alacağını kaydetti.
"KRİSTALİZE BAL TÜKETİN"
Tüketicilere, kristalize olmuş balı tercih etmeleri tavsiyesinde bulunan Tekirdağ Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Şakir Ada, şöyle devam etti: "Ayçiçeği balı kovandan ilk çıkarıldığında sıvı formdadır ve zaman içerisinde bütün çiçek ballarında olduğu gibi kristalizasyon gerçekleşir. Bu süreç çiçeğe göre değişir. Örneğin kanolada 3-4 gün, pamuk balında 1 hafta ve ayçiçeğinde de 15 ile 2 ay içerisinde kristalizasyon gerçekleşir. Kristalizasyonun gerçekleşmesi ise çiçek ballarının gerçek çiçek balı olduğunun ve katkı maddesi kullanılmadığının garanti belgesi gibidir. Tüketici kristalize bal tükettiğinde dolaylı yoldan sahte balcıların da önüne geçmiş olacaktır. Bizim tüketicilere tavsiyemiz kristalize bal kullanmalarıdır. Aldıkları balın doğal ve katkısız olduğundan emin olmak isterlerse kristalize bal kullansınlar."
"NE KADAR ÇOK ARI, O KADAR ÇOK TARIMSAL ÜRETİM"
Tekirdağ Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Şakir Ada, arıların ekonomiye en büyük katkısının bal, polen ve arı sütünün yanında polenizasyon yoluyla tarımsal üretime yaptığı katkı olduğunu söyledi. Ayçiçeği, kiraz ve badem üretiminde polenizasyonun önemine değinen Tekirdağ Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Şakir Ada, şunları kaydetti: "Arı sayısı ne kadar fazla olursa polenizasyon da o kadar artar ve tarımsal üretim de dolayısıyla artacaktır. ‘Ne kadar çok arı o kadar çok tarımsal üretim’ bunu en iyi ifade eden sloganımızdır. Polenizasyon ayçiçeğinde verimliliği yüzde 60 oranında arttırıyor ve aynı şekilde kanolada da verim artışı sağlıyor."
http://www.turkiyehaberajansi.com/haberdetay/66718/Kristalize-Bal-T%C3%BCketin#.Ui69yikNK_M.facebook

10 Haziran 2014 Salı

ÇALIŞMAK YARI İBADET AMA İBADET DE GEREKLİ...

Arıcı 07 ANTALYA
 Geçen hafta perşembe ve cuma akşamı arılarımı yaylaya taşıdım.Ancak bu yıl sahilde arı ballığa yumurta atmayınca 40 kadar ballığı ve ballı peteklerini alarak arıyı iyice sıkıştırdım.Arıyı daha kolay nakledebilmek için.Çünkü:Sahilde arı nektar bulamayınca ballığın yan yüzeylerine yapışıp pineklemedeydi...Cumartesi sabahı yaylaya arıların yanına gidecektim.Fakat,ballıklı götürmem gereken ballığıda dolu olan 8 arı beni yükleme sırasında epeyce iğneledi.Cumartesi sabahı yattığım yerden yorgunlukdan kalkamadım desem inanın doğrudur...
 Gündüz   meterolojiden korkuteli ve göller bölgesi hava durumunu inceledim...Durum bir hayli karışıktı.Bölge etkili yağışlıydı.Ama risk almak mecburiyetindeydim.Çünkü:Çok sıkışık 40 civarında kovan vardı.Onlara ballık konacak petek verilecek hatda stresi aşmaları için şerbet takviyesi yapılacaktı.Sabah 9.00 da yaylaya çıktım.Önce arızların altlık demirlerini yerleştirdim.Sonra Evde depoda yer alan 200 kadar örük petek vardı.Onları getirdim derken saat 11.00 oldu.Hava kapandı.
 Yinede durmadım tütsüyü yakıp işe koyuldum.Arıya petek ballık invert şurup takviyesi derken saat 14.00 oldu.Ama midem acıktı..öğle vakti geçiyordu mola verdim.Yarımsaatte ihtiyaçlarım giderildi,çay içildi,görevler yapıldı,arılığa döndüm.
 Önümde daha 32 arı vardı bakacağım,gerekli olanlara ballık koyacağım.İşe başladım.10 kadar kovanı kontrol ve gerekli işlemleri yaparken hızla gelen yağmur...Zorunlu mola...Koşturarak arabanın içine kendimi attım.Ama iyi ıslandım.Çünkü;Arılık vadinin yan tarafında hafif eğimli bir arazide.Araba ise tepede..Yağmur yağıp yer ıslandımı tepeye çıkmıyor.Üstümdeki eşyaları giysileri değiştirdim.Biraz bekledim,yan tarafta teyzemde 2 bardak çay...derken hava durdu..Her yer çamur..Fakat ben yedek mskeyi kapıp hızla arılığa indim.Başladım çalışmaya..O sırada baktığım tüm kovanlar sıkışıktı..İşleri çoktu derken 1 saat falan ancak çalıştım.Ballıkları örük petekleri kovandan ballığa yavrulu petek çekme bir hayli oyalayıcı ve yorucu çalışma...Çok yoruldum derken aniden şiddetli bir yağmur daha..Yaylaların yağmurunu bilenler bilir..Bu sefer koşacak halimde arabanın yanına gidecek halimde yoktu yorgunlukdan..ne yapyım derken,boş kovanlardan birisinin kapağını kafama koydum...Zorunlu olarak bir ardıç altına geçtim..Hava çok gürlüyor,ağaç altı riskli,ama çaresiz kalınca..15 dakika kadar kovan kapağı kafamda ayakta bekledim.Yağmurda geçti...Ayağımdaki pantolon dizden aşağı çamur ve ıslak...
 Ama kalan tam 12 kovan...Başladık işe ama arı kovanı açtırmıyor derken hava çilemeye başladı.Fakat devam dedim.Yağmur çilemesini gören arı peteğin altına...Artık kovandan petek çekmeyi bıraktım.Ballığa örük ve ham petekler koyup şuruplayıp kapattım.Hava çilerken takriben 45 dakika kadar çalıştım.
 İşi bitirdim.Çevreyi toparladım.Saat 17.30 civarına geldi.Yanımdaki aile efradına telefon vs derken 10 damacana yayla suyu doldurdum.Minibüsün römorkuna yerleştirdim.Sahile dönüş vaktiydi artık..Ama hava yağmur çiğsi çiğsi devam etmekte...
 Bu resimler saat 14.00 de yemek molasına giderken ve gelirken arılığın çevresinden telefonla çekildi.Gerçekden bahar yaylaya yeni geliyor daha.Kolay değil..1500 rakımlı bir yayla...
Bu gevenler benim en harika nektar kaynaklarım...
Zaman biz arıcıların ilacı.
Mevlam inşallah hayırlı eyler...

20 Mayıs 2014 Salı

EKO SİSTEMDEKİ BOZULMALAR VE ARICILIĞA OLUMSUZ ETKİLERİ


 

Arıcı 07-ANTALYA
 Bu yıl ne kış yaşadık nede bahar geldi...Karma karışık bir mevsim olumsuzluklarını yaşıyor gibiyim.Canlıların oluşturduğu eko sistemdeki ısı bozulmaları başta beni olmak üzere bir çok tarımsal alanı etkiledi.Arılar bütün çabalarıma rağmen ancak yeni baharı algılamaya başlıyorlar.Bütün bitkilerde yarını düşünmeden hepsi bugün açmaya karar vermişler sanki...
 Hava ısı dengesi kış boyunca ılık-soğuk arasıydı.Arılar ne yumurta atabildi nede güçlenebildi...Ancak ilk parti yavruyu çıkarıp uçurmaya başladılar.Kış boyunca ılık havalarda çok uçan arılarımız bulunduğumuz konumdan dolayıda bir hayli zayıf düştüler.Arılığın 1/3 ü neredeyse 2-3 çıta aralığında...Ama bugün ilk defa ümiti yaşadım.Arılar artık peteklere tam yayılmaya başlamışlar.Ana arılar yeterince gürbüzleşmemiş..Sanırım bir hafta daha yeni çıkan arılarca üretilecek arı sütüyle beslenerek gürbüzleşecek,irileşecek ve hızlı yumurta atış formunu yakalayacaklardır.
 Artık sandallarda açmaya başladı.Sandallar nektarca zengin olan arıları hızlandıran bir bitki türüdür.Sandallarda tomurcukdan çiçeğe dönüşmedeler.15 gündür arıların yaşadığı ekolojik olumsuzluk sebebiyle bir hayli ümitlerimi kaybetmiştim.Ama bugün daha ümitli bakmaya başlıyorum bahar aylarına...
 Çevremdeki ormanlar tepeler vadiler her yer sap sarı azgan çiçekleriyle dolmuş...O kadar enfes kokuları varki...Ama o kokuya rağmen nektarları hiçde çok değil...Çünkü:Kovanlara destek şurubu vermesem nektarsız kalacaklar...Bu yılın olumsuzluğu sanki...Çiçeklerde nektar miktarı çok düşük görünüyor.
Artık kirişler yarıyı geçti...Çiçek açmayı tamamlayanlarıda var,bu resimde görüldüğü gibi hala yarıya yeni gelenlerde...Ama arıcıları uyarıyorum.Bu yıl birkilerde nektar düşük görünüyor.arılarınıza bahar günlerinde dikkatli bakın.Aç kalmasınlar.Tam yavruya oturan arılar aç kalınca bir anda çökerler...Eko sistemdeki bozukluklar çiçeklerde düşük nektarı yada nektarsızlığı ateşler gibi...İnşallah yanılırım...